19 Mayıs 2011 Perşembe

'O kapıdan bir Tanrı gelmeyecek! '

Gariptir ; unutma melekem için günün muhtelif zamanlarında şükrü görev bildim kendime.
Sabahın en şizofren saatiyle kaçak bir karşılaşmanın yardımı da oldu tabii.

1961 yapımı  Ingmar Bergman filmi
Sasom i en spegel ( Through a glass darkly) ,geceye bu hissiyatla geçişimin dozunu artırma sebebiydi.
Uzun zamanır eksikliğini hissettiğim Dostoyevski kahramanlarınlarıyla özlem giderişim de oldu aynı zamanda.

Zavallı Karin . Ya da babası. Ya da Minus. Ya da Martin...

''-İnsan kendi çevresine büyülü bir çember çizer ve kendi gizli oyunlarına uymayan herşeyi dışarıda bırakır.Yaşamın bu çemberi bozduğu her an oyunlar grileşir ,küçülür ve gülünç hale gelir.
O zaman insan hemen yeni bir çember çizer ve koruma alanı oluşturur.
-Zavallı babacığım
-Evet.Gerçekliğin içinde yaşamak zorunda olan zavallı baban... ''

Benim için filmin en gerçek sahnesinden -gerçeğin 'en ' i oluyor artık-  karıncalı görüntüler oluşturmama neden repliklerdi.Keşke yanlızca bunlarla kalsaydı.Görüntü bir hayli karlandı bende.Zira sözcükler ve görüntülerin muazzamlığı arasında karar verememe durumuna denk gelememiştim bayağıdır.

İki dünyada yaşamanın zorluğuna 'kendi karmaşasını görüp anlama korkunçluğu ' da eklenen Karin in hikayesi.Tanrının gelmesini beklediği kapı.Ama gelen Tanrının Samsalığı...

E haydi bakalım o zaman üç günlük tatilin konusu da belli olduğuna göre bekle beni Bergman ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder