Herkesten biraz fazla benim sahtekarlığım.Ama özüme,içime.Başkasına değil.Çok iyi seslendirebilirim beni,ya da pervasızlığımın boyutlarını arasıra çıkarabilerim meydanlara.Diğerlerinden bahsetmeye gerek bile yok.Herkesin ayan beyanlığı ;yalnız bana.
Dersane çıkışı, sene 2000.Bir kışı ayı yine.Bakışını hatırlıyorum.İçini gördüm o anda.Korktum ,tiksindim.Hala o tat damağımda.Bir buruk lezzet.Bir parçam da orda kaldı işte.Parçalandım ve her bir parçamı ayrı yere bıraktım-Candan Erçetin mağduruyum-....İstihzasız dinlemeyi öğrenemedin gitti.
Derken herkesi dinler oldum ben.Duymak doğru fiildi.Geriye dönmek yok bu yazıda.
Mecburen hızlandım ben de.Duymamak için konuşmam gerekiyordu,konuştum.
İstediğim gibi olmadı,dinlemedim bu kez,kendimi bile.Olmadı,düşünmeyi bıraktım ben bir müddet.Sonra tabi çekişmeler başladı içerde.Bana 'kaderimin bir oyunu mudurculuklar'!
Dermanımı bilen biri olarak,kayıtsızlık zırhımın peşindeyim.Şatonun içinde bekleyen zırhı ' almadan gelme' hazzını yaşamak için.Benden sonrakine bıyık altından gülme gayesiyle.
Haydi bakalım dedi yine...