Yurtdışındaydım deyince pek bir havalı oluyor.
Gidilen yer Gürcistan - Batum olunca değil tabi.
Türk milleti olarak kıyaslamayı severiz.
Tabi diğer memleketler her zaman çok daha gelişmiştir ,medenidir.Bizim tek kalan dişimiz bile çürümüştür çoktan.Bu önyargımı Batum da bırakarak döndüm şehrime.
Bize göre bir saat ilerdeler.Yani Türkiye saatiyle sabah onda,onlara göre onbirde şehre girdik. Hayalet bir şehirle karşılaştık.Etrafta insan yoktu.Bunun nedeni -rehberimizin yalancısıyım-Gürcülerin içkiye olan düşkünlüğü ve geceden kalma olmalarıymış.Yani herkes evinde gece olmasını bekliyor.
E biz başlayalım dedik bi ucundan şehrin.Liman kenti Batum ;sahil tarafı
Sheriton ve Intourist Hotel başta olmak üzere muhteşem binalarla dolu.Rusya döneminden kalma binalar çoğunlukta.Rus Tokisi de dahil bunlara -miadını doldursalar da-.
Altın post efsanesinin simgesi olan heykeliyle,
Neptün meydanı ,
Londra caddesi sakin ve gözdoyurucu mekanlar.Ardından gidilen Ortodoks kilisesine başörtümüzle girmemiz gerekti.Sakin yüzler,şaşırarak dualarına devam ettiler.
Sonrasında 19.yüzyılın başlarından kalma ünlü
Botanik Parkı gezdik-altı lare giriş ücreti vererek-.
Bir lareleri bizim bir liramıza karşılık geliyor hemen hemen.
Bütün bu güzelliklerden başımızı azıcık içeri daldırdığımızda ise savaştan yeni çıkmış bir şehir havasıyla karşılanıyorsunuz.Dilenci çocukların saldırısına uğruyorsunuz ki gördüğümüz yegane çocuklardı.Fakirlik bütün bu heybetli binaların arasında daha da çarpıyor gözümüze.
Çekmiş olduğum fotoğrafların geniş alanları kapsamadığına dikkat edin.Etrafta kimsenin olmayışına da.
Benim için en garibi , bayanların nerde olurlarsa olsun-tek tük görmüş olsak da- ayaklarındaki yüksek ökçeli siyah rugan ayakkabıları oldu.
Organik pazarının meşhur olduğunu duyunca uğramamak mümkün değildi.Kırmızı rujlu ,siyah dar eteklerle ortalıkta dolananlar burda da sayıca fazlaydı ve sadece benim dikkatimi çekti.Neyse ki Matrix de olduğumun farkındaydım.
Bir de çiçekçiler.Çiçeklere olan düşkünlük. Pazar yerinde çiçekçilerin kapladığı alan oldukça geniş.
Haksızlık da etmek istemiyorum aslında, yazın canlı bir şehir olduğu söyleniyor Batum un .
Yine de temiz mekanların az olduğu bir yer.Sputnik denilen tepede hijyenik iç mekanlarla karşılaşınca otel sahibinin Türk olmasına şaşırmadık. Çay ikramı da iyi geldi-meşhur Gürcü kahvesini içemesek de-.
Bütün şehir alışık olmadığımız bir düzlükle karşımızdaydı Sputnik te-mekan-isim uyumu konusuna girmiyorum bile-.
Kısa süren Adjara başkenti gezisi yine de güzeldi.Tekrarı olur mu?Hayır.
Ama kesinlikle görülmeli.
E haydi bakalım...