10 Ağustos 2011 Çarşamba

'Bir Romancının işi yalan söylemektir'

 Karanlığın sol eli kitabınının önsözünde, bir romancının işini böyle tanımlıyor Ursula K. Le Guin.
Ben onun yalancısıyım.Zira çok iyi bir yalancı.



Mülksüzlerle başladığım Ursula serüvenim hız kesse de sürekliliğini  muhafaza etmekte.
Biz, Cesur Yeni Dünya,1984 ten sonra devam ettiğim ütopik seriyi Mülksüzlerle sürdürmem  William Tell gibi hissettirmişti bir vakitler;
tam isabet!

İtiraf edeyim ;sayıların büyüsüyle  olacak ; Biz başucu kitabım olarak düşündüğüm yeganemdir.
Amma velakin Mülksüzlerde- bütün bu erkek romanların aksine- kurtarıcı ya da kurucu diyebileceğim Odo kadındır.
Bu kafatutuşuyla yazara bağlanışım aynı büyüklüğe tekabul etmektedir.
Evet muhtemel bir sonuçtur..
Ne de olsa erkek meslektaşlarının  yaptığını yapmıştır o da. Yine de Big Brother la yanyanadır Odo.
Bu sebeple yeterli seratonindir benim için.

Cinsiyete takılmamak gerek aslında.
Karanlığın sol elinde yaptığı gibi Guin in.
Cinsiyetsiz bir toplum yaratmış.Pek bir güzel olmuş.
Yaşadıkları Kış'ta 'Ödip mitosu yok' mesela.
Ya da Kadınlara özgü tavır almalar,sebepsiz kızmalar;erkeklerin gereksiz büyüklenmeleri de.
Öylesine geniş bir dünyada birliğin sağlanması için gelen Ai nin ve bu mücadelede sürgün edilen Estravan ın; iştahıma yenik düşüp sonunu hemen gördüğüm yolculuğu...
Tadı damakta kalmak deyimi için uygun bir kullanım sahasıydı.

Devam Cemil Kavukçuyla...

E haydi bakalım dedi  biri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder